Facebok

24 Aralık 2013 Salı

ÜÇ GÜN SİNGAPUR DÖRDÜNCÜ GÜN KAÇIŞ

Manado'dan Jakarta aktarmalı olarak yaklaşık 8 saatte Singapur'a vardık. Vize uygulaması yok zaten gayet kolay ve hızlıca geçtik.
Daha hava alanındayken buranın diğer Asya ülkelerinden farklı olduğu anlaşılıyor, lüks, düzenli ve temiz. Endonezya'dan ayrılmış olmanın hüznü bir yandan, çok uzak kaldığımız şehir yaşamı ve her zamanki deli yağmur öbür yandan booking.com dan bulabildiğimiz en ucuz hostele attık kendimizi. Aljunied metro istasyonuna çok yakın, Wow hostel, burada en ucuz hostellerde kişi başı yatak ücreti 15-20 dolar civarında yani geldiğimiz yerlerin iki katı. Şimdiki aklım olsa Little India'da biyerler ayarlardık çünkü dışarı çıkıp bişeyler yemek bile gezgin bütçesini aşıyor ama Little India'da çok uygun yerler bulmak mümkün. 
Akşam metro istasyonunun dibindeki pazarda Fas'lı bir ustadan tavuk döner yedik. Asıl beklentim burada Türk restoranlarından birini bulup uzun zamandır hayallerimde yaşattığım, rüyalarımda kavuştuğum lahmacuna saldırmak.






Ertesi gün ilk iş müslüman bölgesi Arab street'de restoranlara baktık ama yook, gitmiyor diye menüsüne lahmacun koyan yok! İçim yandı, karalar bağladım ama yılmadım Hindistan'da buluruz umarım.. Bu arada bizim yemeklere ne kadar düşkün olduğumuzu da bu yolculukta anladım, evlat olsa böyle özlenir mi bilemiyorum! Dönünce para da olmayacak cepte, her bir dostla ayrı ayrı yemeğe çıkalım lütfen ya da misafir de gelebiliriz farketmez:)







İskender.. ama beklentiyi yüksek tuttuysak demek, hayal kırıklığı büyük oldu..





Gelelim Singapur'a. Diğer Asya ülkelerine göre açık ara düzenli ve temiz ama tam bir tüketim şehri ve alışveriş merkezi cenneti burası. Hiç özlememişiz şehir yaşamını, ilk günden baş ağrısı yaptı.
Metro çıkışları genellikle direkt alışveriş merkezine açılıyor, uğraş dur dışarı çıkmak için tabi o arada gözün bişeylere ilişip alışverişe dalmazsan. Tabi bizim öyle bir şansımız olmadığı için tek yapabildiğimiz yılbaşı ağaçları ve süslemeler ile fotoğraf çektirmek oldu :) Onun dışında her seferinde afakanlar bastı çıkana kadar.













Fiyatlar uçuk zaten, aynı markalar Türkiye'de aynı fiyata yada daha bile ucuz belki, buraya gelip kıyafet vs alışverişi yapanın aklına şaşarım. ( Var çünkü gelmeden önce internette araştırırken denk geldiğim bi blogda okudum ) Amaa fotoğraf makinesi ve elektronik ıvır zıvır diyosanız direkt adres veriyorum yazın, Ritz Cameras&Electronics - 35 Pagoda Street ( China Town metro istasyonuna çok yakın ) Satıcı adamın adı Paul, bir kaç kelime Türkçe'de biliyor :) Şu ana kadar en uygun fiyatlı fotoğraf mekinesi ve objektifler buradaydı. İkinci el de satıyor aynı zamanda. Bu sokakta birkaç dükkan var niyeti olan hepsine sorup, tabi Allahın emri pazarlık da yaparak iyi bir alışveriş yapabilir. Yani nette okuduğum Orchid street deki büyük elektronik mağazalarından daha uygundu burası.


Pagoda Street
O kadar uygununu bulduk da aldık mı peki, hayır alamadık ne yazık ki.. Bozduğumuz su altı makinesinin aynısına 200 dolar dedi hemde, (biz Thailand'dan 320 dolara almıştık) ama kısmet :/

Singapur yasaklar şehri diye geçiyor. Sigara içmek, sakız çiğnemek, yere çöp atmak vs. cezası büyük ama ben yerde çöp de gördüm, sigara izmariti de : O İşte fotoğrafı.



Ama koca ( tamam koca olmasa da bir ülke sonuçta! ) Singapur'da sadece ve sadece bu ikisi görüldü :)
Bu arada son gece Couchsurfing'den Japon bir arkadaş, Jumpei ile görüştük ve onda kaldık. Güler yüzü ve sohbeti sanırım her Japon gibi on numaraydı. Sakız konusunu sordum, valla çiğneyebilirsin aslında ama bulursan yani çünkü yok, satılmıyor dedi. Kaçak sakız işine girmek isteyenlere duyurulur.






Burası turistler için güzel bir seçenek, 1 hafta 10 günlük bütçeyle gel, harca git. Sentosa adasında bir sürü atraksiyon ve tura katıl, ünlü caddelerinde gez, Merlion Park denilen yere git,  kumarhaneye git, denize girilen yeri görmedik o konuda yorum yapamayacağım ama Thailand ve Endonezya'dan sonra girme isteği uyandıracak bir kumsal yok diye duydum. 
Bizim Bağdat caddesi kıvamındaki Orchid Street'de yürüdük biraz, orada information var turistler için, Krabi'ye otobüs bileti alacağımız yeri öğrendik, 2 gün sonraya da aldık bileti hemen. Yol uzun yaklaşık 24 saat sürüyor ama otobüsler rahat, uyuya uyuya gidiyosun.









Bu arada Little India'da Mustafa Centre diye kocaman bir market-alışveriş merkezi arası, neredeyse her ülkeden gelmiş a'dan z'ye her ürünü bulabileceğiniz bir yer var. Ceviz, fındık, kuru üzüm ve Tariş kuru incir bulunca çok sevindik tabi fiyatları uçuk, 4 paket şeye yaklaşık 70 lira falan verdik ama deydii:)




Orchid Street'den sonra yine tesadüf bir blogdan okuduğum ve öve öve bitirilememiş olan Merlion Park'a gittik. Ballandıra ballandıra anlatılan park tamam Singapur'un simgesi olmuş şeylerin görülebildiği bir yer ama bizim güzellik ve park anlayışımıza pek uymuyor.. Ama gelmişken burayı da görün tabi.





Buraya gelmeden önce karşı tarafındaki Esplanade Parkta çimlere yayılıp dinlendik biraz, bizden başka kimse yoktu oturan, gelen geçen de garip garip baktı. Çimlere oturmak da mı yasak yuh, bişey diyen olmadı gerçi ama siz ayağınızı denk alın derim. 





Merlion Parkta Singapur'un simgesi olmuş ağzından su fışkıran özelliksiz bir aslan heykeli var. Cidden takdire şayan bir mühendislik ve mimarlık ürünü olan üzerine gemi şeklinde bir çatı-teras oturtulmuş bina Marina Bay Sands ve dünyanın en büyük dönme dolabı dedikleri dönmedolap-restoran da manzaraya dahil.. Burada oturup şehri, binaları, insan kalabalığını ve özellikle aslanın ağzından çıkan su kendi ağzına giriyomuş  gibi fotoğraf çektirmeye çalışanları seyrederek eğlenebilirsiniz. 













He bide bu var :)
Sonraki gün Sentosa adasına gittik. Bişey yaptığımız yok bari teleferik ile geçelim atraksiyon olsun dedik ama sadece 5 dakika için kişi başı yaklaşık 100 liraya gelen bilet fiyatını görünce 4 liraya yine 5 dakikada otobüsle geçmeye karar verdik. 





Burada doğal güzelliklerden çok insan eliyle yapılmış 'yapay' güzellikler var. Sentosa'da en güzel örnek. Akvaryum'dan Universal Studio denen eğlence merkezine, kelebek parkından surf simulasyonuna, yılan, yunus şovlarından dört boyutlu filmere kadar bir sürü atraksiyona katılabilirsiniz amaa tabii ki para boksa. Yada sadece buraya harcayacağınız parayla turist olarak geldiyseniz.. Biz sadece gezdik yani önlerinden geçtik! Eh o da bişey be hosteldeki Singapur'u geçiş noktası olarak kullanan sırtçantalı gezginler burada bulundukları süre boyunca camdan kafalarını çıkarmadı diyeyim anlayın:)





 

Kucak dolusu sevgileer :P
Yandakilere de uyuz oldum he hem fotoya girmişler, hem de koca veledi arabaya koyuyorlar!



Sentosa'da hiçbir atraksiyona girmeyince gezi çabuk bitti tabi. Atladık metroya rastgele birkaç istasyonda inip şehirde gezindik biraz daha. Akşam olunca da Kıbrıs günlerini yad edelim, kumarhaneye de bakalım dedik ve Marina Bay Sands'a girdik. Cidden hayvani büyüklükte ama şans gülmedi yüzümüze her zamanki gibi! Singapur kazığı burada da devrede, casinoda yemek Kıbrıs'dakiler gibi ücretsiz değil.



















Kumarda kaybeden aşkta kazanır! Evet. 

Hayvanat bahçelerine gidilmesinden ne kadar haz etmiyorsam akvaryumlar için de aynı hissiyat içerisindeyim..Okyanus öyle büyüleyici ki, onları kendi yaşam alanlarında gördükten sonra bir balığı yada herhangi bir hayvanı akvaryumda yada hayvanat bahçesinde görmek içimi acıtıyor sadece.

Kapatın gözlerinizi ve bir dakikalığına hayal edin sadece, devasa akvaryumlarda görüyorsunuz kocaman bir balina köpek balığını yada devasa bir lcd televizyon ekranında. Tepkiniz, duygularınız nasıl olur? Vay vay vay bu ne muhteşem bir canlı dersiniz belki biraz heycanlı.. Ama doğal yaşam alanında gördüğünüzü düşünün, hisler bambaşka olur. Mutluluktan nefes alış verişiniz değişir, öyle yakınsınız ki, başka bir dünyaya, onun dünyasına dahil olmuş hissedersiniz kendinizi ve bu hissiyat asla ve asla ekrandan, demir parmaklıklar ardından yada cam fanuslardan görmekle eş değer değildir.
O yüzden bir camın ardından görmekle, televizyon ekranı ardından görmenin hiçbir farkı yok diyorum. Bıraksak da doğal yaşam alanlarında kalsa hayvanlar, kendi zevkimiz için tutsak etmesek..



Galiba neredeyse her paragrafta paradan ve pahalılıktan bahsederek kendi rekorumuzu kırdık ama son olarak,
ayakkabı kutusunda para, yatak odasında para sayma makinesi saklayanlara, gelmişlerine geçmişlerine, soylarına soplarına; dini siyasete alet eden hırsızlara ve hala bunların yolsuzluklarını savunabilen kıllara laanet okuyorum! 
Bitti.

Emine&Coşkun

11 yorum :

  1. yazının finali süper olmuş. yazılarınızın altına yorum yapmasak da takipteyiz. kendinize dikkat edin...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Emine ve Coşkun! Ben üniversite son sınıf öğrencisiyim izmirde ve acayip sıkıldım. Okulum bitince Fotoğraf makinemi alıp sadece fotoğraf/video ve gezmek için çıkmayı düşünüyorum asya kıtasına.Size sorum şu olucak , ülkelerin vizesiz olduğunu biliyorum fakat neden geldiniz dediklerinde ve ya sorulara nasıl cevap vermeliyiz sınır kapılarında? mesela okumuştum rusya gezinizi.kapı da nasıl konuşalım ne diyelim insanlara? genel geçer literatür kurallarını yazıp beni bilgilendirebilirmisiniz müsait olunca?şimdiden çok teşekkür ederim, iyi ve sağlıklı geziler!!!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Çağdaş,
      Öncelikle çok iyi bir zamanlama, mutlaka gerçekleştir derim Sıkıntı yapmaya hiç gerek yok söyleyeceğin tek şey yapmakta olduğun şey;) zaten Asya ülkelerinden bahsediyorsak geçişler gayet kolay kimse cevaplamakta zorlanacağın sorular sormayacak. Sadece gezginim, geziyorum demen yeterli çoğu zaman ne kadar kalmayı planladığın, nerede kalacağın bile sorulmaz. Nerede kalacağımız çoğu zaman belli olmasada booking.com dan bulduğumuz bir hostel adını ve adresini yazdığımız çok olmuştur, doldurduğun formları bile kimse dönüp okumuyor sanırım, sadece rahat ol ve yola çık!

      Sil
  3. Blogunuzu takip ediyorduk ama yazmıyorsunuz sanırım artık?

    Ebru

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Ebru,
      Hindistan şokunu anca atlatabildik o yüzden gecikti biraz yazılar:) ama paylaşmaya devam teşekkürler yorumun için..

      Sil
  4. İyi olmanıza çok sevindim.. Büyük keyifle takip ediyorum maceranızı.. Biraz, tamam çooook kıskanarak elbette, hehhe, ama sizin için en güzelini, en iyisini dileyerek.. Herşeyin tadını doyasıya çıkartın bizim için de, keyfiniz bol olsun! :)

    Ebru

    YanıtlaSil
  5. okumaya devam....dur hele bakalım tr ye ne zaman dönceniz :) sevgiyle kalın..ama sevgi kim diye sormayın..tamam tamam boktan bir espri oldu herkesten özür...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha tamam özür kabul edildi;) dönüş konusu muamma öok fazla değişkene bağlı birkaç hafta sonrada olabilir bir bu kadar sonra da!

      Sil
    2. evet malum para durumları, walla gönül ister ki sizin bu seyahatiniz epeyce bir süre daha sürse, bizde yakın bir arkadaş hatta kardeşimizin dünyayı gezip görmelerini okuyarak keyif alsak...inanın yazdıklarınız bir cok insana keyif veriyor ama malum tembellik çoğu insan yorum yapma teveccühünde bulunmuyor.
      ha ayrı bir parantez '' bizim gibi korkak ve ürkek yetişitirilen nesillerden nasıl oluyorda sizin gibi cesaretli (birçoğumuz delilik diyor yaptıklarınıza ) arkadaşlar çıkıyor.bu durumda size ayrı bir tebrik satırı açmak demek oluyor..tebrikler (ama ben ayrı bir satır açmadım kısadan tebrikler yazdım :) haydi arkadaşlar kendinize dikkat edin, SEVGİYLE kalın :)

      Sil
  6. Sevgi hep yanımızda zaten:)) sevgisiz bu iş olmaz. Aslında bitmeyecek. Bu biraz bağımlılık oldu;) sık aralıklarla hayatın bize bıraktığı her boşlukta devam edecek yolculuk! Ayrıca bu güzel yorumları okumak ayrı bir zevk çok teşekkürler Serkan:)

    YanıtlaSil