Facebok

23 Temmuz 2013 Salı

RUSYA - MOSKOVA

Rusya'ya Kazbegi sınır kapısından giriş yaptık. Kapıda hiç bir sorun ile karşılaşmadık. Trene binmeden önce hızlıca bir yemek yedik. Vladikavkaz'dan aklımızda kalan en güzel şey bu küçücük ve başarılı yemekleri olan yer.





Trende görevli bıyıklı bir teyze  (belirli bir yaşın üstündeki tüm Rus kadınlarında aynı model bıyık var:) bizi yerimize götürdü.
Oh ne güzel baş başa takılacaz derken 6 saat sonra Dağıstanlı bir baba ile kızı geldi yanımıza :) Çok iyi insanlar, bizim dizilerden Türkçe öğrenmişler, biraz biraz anlaştık. İki lafın biri Sultan Sülüman oldu ama :) Bir de beni Coşkun'un kızı sandılar, yok artık ya!!



Sabah kahvaltı için trendeki restorana gidelim dedik. Millet hazırlıklı binmiş tabi, kimse yok restoranda, tek enayi biz :) Böylece Rusya'daki ilk kazığımızı trende yedikten sonra, uzun molalarda dışarıdan yiyecek satın alarak geçirdik diğer öğünleri.



Moskova'ya geldik ve ilk iş istasyondan Dağıstan'lı amcanın önerisiyle yine beeline telefon hattı aldık. Sonra Couchsurfing ve Hostel aramaları için garın içinde wifi olan bir kafeye yöneldik. Kahvaltı aldık, yaklaşık 2 saat oturduk. Sonra çalışanlardan biri geldi kovdu bizi:) Yer işgal ediyoruz dolup taşıyor orası desem, yok. Herhangi rahatsızlık verecek bişey de yapmıyoruz tabii ki, anlam veremedik kadın Rusça sinirli sinirli konuşuyor, bilgisayarı kapatın diye gösteriyor. Amma değerli yeriniz varmış ya uyuz olduk. Daha da gitmem :)
Moskova'da ilk gideceğiniz yer kesinlikle metro olacaktır. Bizde hostel adreslerini aldıktan sonra metroya attık kendimizi artık neresi yakınsa oraya gidecez diye düşünerek. İlk başta inanılmaz karmaşık geliyor ama adamlar öyle güzel bir ağ örmüşler ki, her yere metro ile ulaşım mümkün. Ücret yaklaşık 1 dolar, metroya girdikten sonra hatlar arasında dolan dur aktarma yap. Sadece metroya girerken kart basıyorsun.




Metroya indik, tak biri geldi. Nasıl yardımcı olabilirim diye sordu ve bizim adreslerden en iyisinin yani şehir merkezinde olanın ( metrodaki dairenin içinde ) Hostel Sops olduğunu söyledi. Turgenyev metro durağına 5 dk yürüme mesafesinde bu hostel. Girdik yerleştik ve aynı adamın bize tarif ettiği yoldan Kızıl Meydana doğru yollandık. Buraların tarihi hakkında ve şehir binaları hakkında pek fazla şey yazmayacağız. Çünkü biraz internette araştırırsanız çok daha detaylı bilgi bulabilirsiniz. Biz sadece gezdik. Aziz Vasil Katedrali, Kremlin Sarayı, Lenin Anıt Mezarı, Sanat müzesi, Alışveriş Merkezi..vb. Moskova turistik açıdan, para harcayan, derinlemesine gezmeyen turistler için bir cennet.
Bu arada Moskova'nın içinde yemek fiyatları aynı İstanbul'daki gibi. Her türlü yiyeceği bulmak mümkün. Tavuk dürüm dönerleri çok başarılı.











Geri döndüğümüzde akşam olmuştu. Couchsurfingden ve Moskova'daki arkadaşlardan kesin bir cevap gelmedi. Hostelde kalan bir Türk ertesi gün için gezebileceğimiz yerleri anlattı. Bu arada hostelde pek yabancı yok. Kiralar yüksek olduğundan insanlar hostellerde yaşıyor. Tüm Rusya'da olduğu gibi ingilizce bilen de yok. Her yazı, uyarı kiril alfabesinde ve anlamakta zorlanıyoruz.
Ertesi gün ilk durağımız Sovyet Park oldu. VDNX metro istasyonunda inince karşınıza çıkan yer. Biz ilk anıttan başladık gezmeye, çok büyük, bisiklet kiralayıp gezmek daha mantıklı çünkü baştan sona yürümek yaklaşık 2 saat alıyor. Eskiden sovyet sanat eserleri ve önemli şeyler burada sergilenirmiş. İçinde bir havuz var. Havuz; her bir sovyet ülkesinin sembolü olarak altın kadın heykelleri ile süslü. 









Bütün Rus parklarında bir kompozisyon kurgulanmış. Burası da Sovyetlerin nereden gelip nereye vardığı konusunu işliyor. Şimdi ise her türlü günlük eğlencenin, sergilerin düzenlendiği bir park. Yaşayan kelebekler, kınkanatlılar, örümcekler, kurbağalar, çekirgelerin tıkılmış olduğu bir alan da mevcut. Yakından görmek ne kadar güzel olsa da yapay bir doğada yaşıyor olmaları üzücü. 











Kızıl Meydan'ın oradaki alışveriş merkezine girdik. Üzerimizdeki kıyafetler, özellikle Coşkun'un yırtık tişörtü dikkatleri üzerimize çekti hemen:) Herkes moda dergilerinden fırlamış gibi Moskova'da. 



Sıradaki hedef Gorki Parkı. Moskova bir parklar şehri. Aslında bunlara park demek biraz küçümseme olur.  Her tarafı ormanlarla kaplı, içinde spordan sanata her şeyin bulunduğu yerler. Halk buralarda nefes alıyor. Derken yağmur başladı. Bizde bir yere sığındık bitene kadar. Böyle yolda olunca sürekli yağmura yakalanmak kaçınılmaz hale geldi artık:)




Parktaki geziyi kısa tuttuk ve sıradaki durak Arbat caddesi. Burası Taksim benzeri bir yer. Zengin erkek avındaki güzel kızlar, güzel kız avındaki zengin erkekler, motorlular, yayalar, turistler, dansçılar, ressamlar, yoga yapanlar, müzisyenler... 




NEREDEYSE HİÇBİR ESER HAKKINDA İNGİLİZCE TANITIM YOK..
Bir iki yerde mola verdik. En ilginç olanı ise otobüsten bozma bir cafe-bar idi. Tam burada oturmuş keyif yapıyorduk ki Couchsurfng'ten mesaj geldi. Tam zamanında çünkü beklentilerimizin hepsi boşa çıkmıştı. Hemen toparlanıp hostele gittik, eşyaları aldık ve ilk kanepe sörfümüzü gerçekleştirdik.



Kostantin adında Fin asıllı bir Rus. Bize, paylaşacak ne kadar az şeyin olsa da paylaşabileceğini gösterdi. Sadece bir odası var ve eşi ile birlikte bu odada yaşıyor. Eşi iş gezisinde. Burada pek çok kişiyi ağırlamışlar. Bize, genel gezi planında ve Moskova'yı derinlemesine gezmede yardımcı oldu. Yaşadıkları yer Sovyet döneminden kalma ağaçlar içerisinde sessiz, sakin.. Camın önüne sincaplar geliyormuş, bazen mutfaktan yiyecek bişeyler aşırmaya çalışıyormuş :) Hava kötü olduğu için biz göremedik..



Birlikte Baklonnagora parkı, Varabiyovlygori metro istasyonu ve Moskova üniversitesinin de bulunmuş olduğu en yüksek tepesine gittik. Konstantin'in dediğine göre üniversite dünyanın en iyilerinden ve orada okumak çok pahalı. Etrafı ağaçlarla kaplı, çok büyük ve etkileyici bir mimarisi var. Ancak bir networkleri var evlere şenlik, yaparken metro ağlarını örnek almışlar galiba:) 








5 sene önce yapılan Park Pobedy, istasyonu dünyanın en derin metro istasyonuymuş. Burada insanlar evcil hayvanları kucağında, yanında metroya binebiliyor. Çok hoşuma gitti bu durum. Bizde kutuda bile olsa insanlar tedirgin oluyor ya, bir kere kediyle otobüse binmek istedim, kutusundaydı. İzin vermediler, saçmalık değil de nedir? 



Konstantin bize Gps için Rusya haritası sağladı, Petersburg'a kadar otostop için nerede bekleyebileceğimizi ve güzergahımızı belirledi. En önemlisi de mantı açtı! Alışveriş yapıp eve geldik, fastfood bişeyler hazırlayacağını söyledi ve başladı hamur hazırlamaya :) Ya biz çok yanlış biliyoruz ya da bu çocuk fast foodu çok yanlış anlamış:) Yemin ediyorum Türk kızları olarak oturup ağlamamız lazım, adam mantı açtı ya, bizde ayda yılda bir ananelerin, annelerin elde açtığı mantıyı her hafta sonu yaparmış. Çok da lezzetli oldu yemelere doyamadık, tek problem az yapmaları, az yemeleri :) Kahvaltı için krep yapıştı sabah, kahvaltı sadece boş krep :) Az yiyorlar galiba, yada biz çok yiyoruz! Sonraki gün menemen yaptık biz de ve sarımsaklı yoğurtlu biber kızartması. Dibi düştü tabi, azıcık yiyen adam oldu mu sana canavar :)




Ertesi gün Nazım Hikmet'e gidelim diye çıktık yola. Tarif yazayım ki gidecek olanlar kolayca bulabilsin. Gideceğimiz metro istasyonu kırmızı hattaki Sportivnaya. Metrodan çıktıp sağa dönerek yolu takip ettiğinizde yaklaşık 500 metre yürüyüşten sonra karşıdan karşıya geçiyorsunuz, parka girmeden kaldırımdan sola doğru yürümeye devam ettiğinizde Novodevichy Manastırı'nı göreceksiniz. Hiç sapmadan yaya geçididen geçerek manastrın surlarını sağınızda kalacak şekilde yaklaşık 100 metre daha yürüyüş ve hemen sağdan mezarlığa girişi göreceksiniz. 



Girdikten sonra düz devam edip, Rus bayrağı renklerinden oluşan Boris Yeltsin'in mezarını görünce sola dönün ve ilk sağdaki sokağın başında Nazım'ın mezarı.




Direniş ateşi buraya da ulaşmış. Bizden önce birçok insan olan biteni anlatan küçük notlar bırakmış bir kesenin içine. Islanmışlar, mürekkepleri dağılmış ama oradalar ve orada kalacaklar, belki zaman alacak ama mutlaka bu umut dolu mesajların yanına güzel haberler eklenecek..




Novodeviç Mezarlığı mezarlıktan çok heykel müzesi gibi biryer. Mezarların arasında uzun süre gezdik.






Dönüşte metroya girmeden atıştırmalık bişeyler aldık. Serçeler de bizi bekliyormuş sanki, anında Eminönü Yenicamii önüne çevirdik orayı :)




Ve St. Petersburg için otostop vakti!

Ertesi gün Pazartesi, Konstantin ile vedalaşmak için öğlen eve gelmesini bekledik. 13:30 gibi evden çıktık. Geç oldu güç olmasın dedik ama otostop noktasına vardıktan sonra ilk duran araç ile kötü bir deneyim yaşadık. Arkadan dolanıcam tekrar bu yola çıkıcaz diyerek yoldan saptı, sürekli durdu, oyalandı, bizi indirdiği yer ise bulunmamız gereken ana yola 80 km mesafedeydi. Ana yola geri dönmedi yani. Üstüne bir de para istedi.. Çok afedersiniz ama tam bir piçe denk geldik bu sefer. Sonrasında 2-3 araç değiştirdik. Son araca binmeden önce 1 saat bekledik. Saat 21:00 oldu vızır vızır geçiyor arabalar ama kimse durmuyor! Rusya'da otostop Türkiye ve Gürcistan'a göre daha zor, anlaşıldı.
Yola bizden bir hatıra bırakıp fotoğraflarken bizi St. Petersburg'a kadar götürecek olan araç durdu sonunda :)




İnsanlarla konuşamıyoruz çünkü anlaşamıyoruz. Deriin bir sessizlik içinde 510km yaklaşık 9 saatte geldik. Sabaha karşı 04:30 Petersburg'dayız. 




Bir cafe bulup oturduk, hem yazıyorum, hem de Couchsurfing'den haber bekliyoruz.
Bir sonraki yazıyı buradan çıkmadan yayınlayabilirsem gecikmez, yayınlayamazsam 10 günü bulur rahat, çünkü Rusya'nın köylerine gidicez, internet bulabilir miyim hiç bir fikrim yok..
Bakalım bu şehirde bizi neler bekliyor :)
Emine&Coşkun Ping your blog, website, or RSS feed for Free

11 yorum :

  1. ekşi'de başlığınızın altına izleyeceğimi yazmış ve ilk müridiniz olmuştum :) artık sizi ibretle takip ediyorum. iyi yolculuklar

    YanıtlaSil
  2. iyi yolculuklar coşkun bey))

    YanıtlaSil
  3. Çok teşekkürler. Seninde daima yolun açık osun.

    YanıtlaSil
  4. Ufak bir dipnot Rus bayrakli mezar Boris Yeltsin'e ait. Siz Moskova`da gezerken buyuk ihtimalle ayni cevrelerde ben de geziyorumdur. Karsilasmak hos olabilirdi. Keske blogunuza daha once denk gelseydim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki başka bir yerlerde karşılaşırız? Çok teşekkürler, önemli bir bilgi güncellemek lazım.

      Sil
    2. o mezarlıkta sadece ünlüler ve sanatçılar var,sanırım bu heykellerin sebebini açıklar
      Ayvazovski,Puşkin,Brejnev,Mayakovski,Kruchev,Gagarin bunlardan bazıları.keşke okuyabilseydiniz mezar taşlarını

      Sil
  5. merhabalar :) yanılmıyorsam nazım hikmetin yanındaki fotoğrafınızı ben çektim, şimdi de ekşide dolaşırken sayfanıza ulaştım okurken farkettim, hayat ne garip :)


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)))) coook garip gerçekten! Hatırlıyorum aileniz vardı. Dünya küçük;))

      Sil
    2. evet ailem vardı :) süper ya gerçekten... iyi gezmeler sizlere =)

      Sil