Facebok

23 Temmuz 2014 Çarşamba

MARDİN - GÜN DOĞMADAN NELER DOĞAR !

Midyat'daki uzun, acılı ve bir o kadar da unutulmaz güzelliklerin yaşandığı günlerden sonra Aynur'un evinden ayrılıyoruz..

Bu bacakla o çantayı taşıyamadım tabi, sadece denemeydi ;)
Bir kaç gün önce aldığımız iki değnek ile yürüyorum artık. Sevgili Yusuf arabasıyla bırakıyor bizi Mardin'e kadar, bir arkadaşının yeri olan Şahmaran Pansiyon'un önüne kadar hatta.. Yine Yusuf'la fotoğraf çekmeyi unutuyoruz :( Bir gün sırf bu yüzden dönücez tekrar Mardin'e!





Bu dede tek başına kanepe taşıyor, hey maşallah!
Biraz dolaşalım istedim ve yürüyüşe çıktık ama 5-10 dakika sonra parmaklar şişti, ağrı başlıyor.. Birbirinden güzel güvercinleri olan Kadir Amca, ikiz kardeşi ve arkadaşları ile tanıştık o arada. Hem dinleniyorum hem muhabbet ama muhabbet öyle güzel geliyor ki etrafı gezmek için çıktığımızı unuttuk bile, zaten halim de yok..













Mehmet Abi anlatıyor, şuan kırklı yaşlarında, bundan yaklaşık 5-10 sene önce Mardin'den kalkıp İstanbul'u görmeye gitmiş. İlk ve son defa :)
İstanbul'a gidiyor ama Mehmet Abi'nin bu güne kadar gördüğü, yaşadığı ve tanıdığı insanlar ile en ufak bir benzerliği olmayan bir yere gittiğinden haberi yok. Zannediyor ki kimin kapısını çalsam bana yardımcı olur..
Gidiyor Aksaray'a.. Kalacak yer için ayıracak yeterli parası da yok tabi, insanların her yerde büyüdüğü köydeki gibi olduğunu düşünüp, çalıyor önüne çıkan bir kapıyı, adamın biri açıyor;
- İyi akşamlar Abi
+ Sen kimsin?
- Mehmet. Kalacak yerim yok bu akşam sizde yatabilir miyim?
+ Defol git lan!

Yaşanmış olan diyalog böyle. Bizim Mehmet Abi şok oluyor tabi :)
Bu hikayeyi tam olarak anlayabilmeniz için buralara gelip, insanlarla tanışıp, muhabbet edip, misafir olup, her şeyden önce 'gerçekten' 'paylaşmayı' öğrenmeniz gerek sanırım..







Onlardan ayrılıp doğru Antep'e otobüs bileti sormaya gittik. Kişi başı 45tl ! Bizim cebimizde zaten toplam 100 lira var, mümkün değil.. Otostop vakti geldi yine anlaşılan, bu halimle daha da kolay olur diye umuyorum, insanların vicdanına dokunucaz sonuçta :)
Antep'de CS için mesajlar bıraktık bile cevap bekliyoruz.
Bu sırada güzel tesadüflerle Facebook'daki Binef at çiftliği ve atlı spor klübünden bir arkadaş ile muhabbetimiz sonucu bazı bağlantılar söz konusu oldu ve Elazığ'da çeşitli sebeplerden yarışlara giremeyen arap atlarından bize verebilecekleri haberi geldi! Önce benim ayağımın tamamen iyileşmesi gerek, sonra Elazığ yolları görünüyor gibi :)
Her şeyden önce Rainbow'un -bilmeyenler için kısaca gezginlerin aile buluşması diyebilirim- bu sene Antalya'da olduğunu öğrendik ve Temmuz başı Toroslardaki kamp alanında olup bir süre orada vakit geçirmek istedik. Sonra bir kaç işimiz daha var, bayram gelince de ailelerimizin yanına gidip, hazır denk gelmişken bayram harçlığı toplamayı denesek fena olmaz :)
Paranın çok da bağlayıcı etkisi olmadığını; çevremizle, evrenle iletişimi kopartmadığımız sürece gayet rahat yol alabildiğimizi öğrendik.. Bayramdan sonra tekrar yollara düşeceğiz yani..

Mardin'den sonra Antep ve Antalya günlerinden de bahsetmem gerek ama wifi bulunan yerlerde oturup para harcamak gerektiğinden, telefona para yüklesek bile interneti yetmediğinden yazılar böyle geriden geliyor..
O yüzden şimdiden herkese iyi bayramlar dileyelim :)

Emine & Coşkun



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder